Rüyalarimizin cogu ortak bir özellige sahiptir; uyanik halimizin en büyük özelligi olan mantik kurallarina uymazlar. Orada uzay ve zaman kategorileri de artik gecersizdir. Ölmüs dostlarimiz yasiyormus gibi karsimiza cikabilir ya da eskiden basimizdan gecen ve unutmus oldugumuz olaylar birdenbire gözümüzün önünde canlanabilir. Gercekte hic mümkün olmayacak bicimde, iki ayri olayi ayni anda oluyormus gibi görebiliriz. Uykumuzda zamana oldugu kadar, uzayin kurallarina da uymayiz. Uzak bir yere bir anda gitmek, iki farkli yerde ayni anda bulunmak, iki degisik insani bir tek insan olarak görmek veya bir insani ansizin baska bir insana dönüstürmek bizim icin hic de zor degildir. Kisaca, bedenimizin faaliyetine sinirlar koyan zaman ve uzayin kayboldugu bir dünyayi rüyalarimizda yaratmak pek kolaydir.
